Sunday, January 19, 2020

TUR -- Manlio Dinucci -- Sadece İran değil, Çin de ABD’nin hedefinde


İran’a özel sorunların dışında, ABD bu ülkenin Çin ile ilişkilerinden de kaygı duymaktadır. Pekin, Asya’da devasa Yeni İpek Yolu projesini gerçekleştirme yolunda Tahran’dan gün geçtikçe daha çok destek almaktadır.

 | ROMA (İTALYA) 



JPEG - 38.4 kb
İranlı General Kasım Süleymani’nin Başkan Trump’ın onayıyla öldürülmesi, Ortadoğu bölgesinin ötesine yayılan bir zincirleme tepkiye neden oldu. Bu eyleme karar veren kişinin niyetleri arasında bu da vardı. Süleymani uzun zamandan beri ABD’nin hedefindeydi, ancak Bush ve Obama onun öldürülmesine onay vermedi. Peki, Başkan Trump neden bunu neden yaptı? Aralarında kendini tehditkar bir düşman karşısında « Amerika »nın yılmaz savunucusu olarak sunarak görevden alınmasını engellemek olmak üzere başkanın kişisel çıkarının da olduğu birçok neden sıralanabilir. Öte yandan Süleymani’yi öldürme kararının temel nedeni, ABD çıkarları için yalnızca son yıllarda kritik önem taşımaya başlayan bir etkende aranmalıdır: İran’da giderek varlığını hissettiren Çin ekonomik varlığı.

İran, Pekin tarafından 2013 yılında başlatılan, inşasının ileri aşamasında olan Yeni İpek Yolu’nda asli öneme sahiptir. Çin ve Avrupa arasında, Orta Asya, Ortadoğu ve Rusya üzerinden geçen, Hint Okyanusu, Kızıldeniz ve Akdeniz’den geçen bir denizyolu ile birleşik, bir karayolu ve demiryolu şebekesi söz konusudur. 60’tan fazla ülkede gerçekleştirilecek karayolu, demiryolu ve liman altyapısı için 1 trilyon dolardan fazla yatırım yapılması planlanmaktadır. Çin bu bağlamda İran’da, 280’i petrol, gaz ve petrokimya sanayinde, 120’si doğalgaz ve petrol boru hatları dahil ulaşım altyapısında olmak üzere toplamda 400 milyar dolar tutarında yatırım gerçekleştirmektedir Beş yıllık bir sürede gerçekleştirilen bu yatırımların daha sonra yenilenmesi de öngörülmektedir.
Enerji sektöründe, halka açık bir şirket olan China National Petroleum Corporation, dünyanın en büyük doğal gaz rezervi olan Basra Körfezi’ndeki South Pars açık deniz petrol yatağının geliştirilmesi için İran hükümetiyle bir sözleşme imzaladı. Buna ek olarak, başka bir Çinli şirket olan Sinopec (dörtte üçü devlete ait), West Karoun petrol sahalarındaki üretimi geliştirme işini üstlendi. ABD ambargosuna meydan okuyan Çin, İran’dan petrol ithalatını arttırmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri için daha da kötüsü, Çin ile İran arasındaki bu ticari anlaşmalarda –ve diğerlerinde–, doların gittikçe daha da fazla dışlanarak, Çin renminbi ve diğer para birimlerinin artan bir şekilde kullanılması öngörülmektedir.
Çin, ulaştırma sektöründe, tüm ağı 2025 yılına kadar elektriklendirmeyi öngören proje kapsamında İran demiryolu hatlarının 900 km’sinin elektrifikasyonu için bir sözleşme imzaladı ve muhtemelen ayrıca 400 km’den fazla olan yüksek hızlı hat için de bir başka sözleşme imzalayacaktır. İran hatları, halihazırda Çin ve İran arasında faaliyette olan ve deniz taşımacılığında 45 gün olan mal taşıma süresini 15 güne indiren, 2 300 km’lik hatta bağlıdır. Yeni İpek Yolu’nun ulaşım altyapısı bu yolla, Ankara’ya kadar varan 2 500 km’lik bir doğalgaz boru hattının başlangıç noktası olan İran’ın kuzeybatısındaki büyük bir sanayi kenti olan Tebriz üzerinden Avrupa’ya ulaşabilecektir.
Çin ve İran arasındaki anlaşmalar askeri bileşenlerle ilgili değildir, ancak bir İranlı kaynağa göre, tesisleri korumak için inşaat şirketleri tarafından güvenlik hizmetlerinde istihdam edilen yaklaşık 5 000 Çinli koruma görevlisine gereksinim olacaktır. Aralık ayının sonunda Umman Körfezi’nde ve Hint Okyanusu’nda İran, Çin ve Rusya arasında gerçekleştirilen ilk deniz tatbikatının gerçekleşmesi de anlamlıdır.
Bu arka plan üzerinde, Washington’da Süleymani’nin öldürülmesine neden karar verildiğini daha iyi anlayabiliriz: İran üzerindeki mengenenin daha da sıkılabilmesi ve onu, ABD’nin ekonomik alanda karşı çıkabilecek durumda olmadığı Çin’in Yeni İpek Yolu projesiyle birlikte vurabilmek için, Tahran’ın askeri misillemesi kışkırtılmak istenmiştir. Dolayısıyla Süleymani’nin öldürülmesiyle tetiklenen zincirleme reaksiyon, Çin ve Rusya’yı da içermekte ve giderek daha da tehlikeli bir durum yaratmaktadır.
Çeviri
Osman Soysal

No comments:

Post a Comment

Note: Only a member of this blog may post a comment.